İnsanlığın yaratılışından günümüze kadar aile çeşitli değişikliklere uğrasa da varlığını sürdürmüş ve nesiller devam etmiştir. Eski Türk toplumlarında aileye büyük önem verilmiştir. Türkçede evlenmek ev-bark sahibi olmak olarak bilinir. “Bark” sözcüğünün anlamı Orhun Kitabelerinde “mabet” olarak geçmektedir. Türklerin geçmişten gelen örf ve adetleri aileyi kutsal bir kurum olarak kabul etmesi Türk milletinin aile kurumuna verdiği önemi göstermesi açısından son derece önemlidir. Türk aile yapısının oluşumunda; töre-gelenekler, coğrafi şartlar, yerleşim yeri, toprak sistemi, yönetim biçimi faktörleri de önemli bir etkiye sahiptir. Osmanlı Devletinde de aile kurumuna verilen önem ve ailenin kolay kolay dağılmaması için gerekli önlemlerin alındığı görülmektedir. Osmanlı’da aile yapısı İslam dini Türk aile yapısının şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir. İslamiyet, Türklerin geçmişten getirdiği değer ve alışkanlıklarını büyük ölçüde korumuş ve bunlarla uyumlu bir nitelik sergilemiştir. Türklerin İslam dinini kabul etmesi ile aile kurumu daha da güçlenmiştir. İslam’da aile, toplumu meydana getiren yapının en temel birimidir. Bir bina için temel ne kadar önemli ise, toplum için de aile o kadar önemlidir. Fertler aileleri aileler de toplumu oluşturduğuna göre; bu yapıda fertlerin önemi de asla göz ardı edilemez. Bu nedenle aileyi meydana getirecek olan bireylerden işe başlamak ve konuya bu noktadan bakmak daha yerinde olacaktır.
Bireyin yetişmesi için eğitim ilk önce bilindiği gibi ailede başlar, anne baba aile içi eğitime nasıl başlarsa çocuk o şekilde bir kalıba girer. Ancak ailede belli bir yere kadar eğitim alır daha sonrasında eğitimini nasıl aldığı çok önemli, anne babasıyla geçen 6-7 yıllık sürede Allah inancı anlatılmaya çalışılırsa gelecek uzun eğitim sürecinde göreceği eğitim ve arkadaş çevresinden ne kadar etkilenirse etkilensin içindeki inanç kaybolmayacaktır. Bu durum tersi olursa yetişen çocuk toplumda birey olduğunu kanıtlamak ve içindeki manevi boşluğu doldurmak için farklı yönlere sapacağından her şey toplumun temel direği olan ailede bitmektedir. Mutfakta ne pişerse evde o yemeğin kokusu hissedilir misali çocuklar nasıl yetişirse dinine ve devletine o derecede hizmetkâr olacaktır.
Yaşadığımız zaman teknoloji devri ama aile bireyleri arasına teknoloji o kadar yerleşmiş ki herkes farklı âlemlerde. Çocuklarımızın sanal âlemde nerelerde gezindiğini takip etmemiz imkânsız değil ama zor, bu nedenle çocuklarımızın ruh âlemlerine girmek onları boşlukta bırakmamalıyız. Türkiye’mizde bulunan bazı medya kanalları özellikle Türk ailesini yıkma planları yapmakta olduğu alenen görülmektedir. Tv kanallarında yayınlanan dizilere kendimizi o kadar kaptırmışız ki yaşantımızda onları örnek alırız olmuşuz. Bunun sonucunda da aile içi sorunların önüne geçilmez oluyor ve boşanmalar olduğunda en çok zararı çocuklar görüyor. Geleceğimiz için ailemize sahip çıkalım.
afsar391@hotmail.com (2017)